TR
  • English
  • Türkçe
  • українська
  • русский язык
  • العربية
  • Deutsch
  • español, castellano
  • Français
  • gör

    Yalova

    Yalova; tarihteki yeri, doğal güzellikleri, plajları ve kaplıcaları için Marmara Bölgesi’nin dinlenme ve tatil yöresi durumundadır.

    Ormanları, Karaca Arboretum’u, Geofit Bahçesi, süs bitkileri, şelaleri, mesire yerleri, plajları ve kaplıcaları dışında Yalova tarihi geçmişiyle de görülmeye değer bir kenttir. Bu bölgede ilk yerleşimlerin MÖ. 8000’lere dayanmaktadır. Yalova; Hitit, Roma, Osmanlı gibi medeniyetlere de ev sahipliği yapmıştır.

    Yalova Kent Müzesi

    Yalova Kent Müzesi’ne uğrayarak 8 bin yıl öncesine dayanan ilk yerleşim izlerinden, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet Dönemi'ne doğru uzanan bir geçmişe tanıklık edebilirsiniz.

    Müzede Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e de geniş yer verilmiştir. Yine müze bünyesinde bulunan etnografik eserler, belgeler, dekorlar ve maketler kentin kültürel, coğrafi ve tarihsel geçmişine ışık tutmaktadır.

    Yürüyen Köşk

    Köşk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1929 yılında yaptırılmıştır. Anlatılana göre Atatürk bir gün çiftliğe geldiğinde, köşkün bitişiğindeki çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvanı görür. Bahçıvan dalların uzadığını ve köşkün duvarlarına dayandığını söyler. Atatürk bunun üzerine “Ağaç kesilmeyecek, bina kaydırılacak.” emrini verir.

    İstanbul Belediyesi ekipleri ve teknik elemanlardan oluşan grup önce toprağı kazarak temele iner, ardından köşkü İstanbul’dan getirilen raylar üzerine oturtarak 10 Ağustos 1930 günü 4,80 metre kaydırarak ağaçtan uzaklaştırır. Böylece ulu çınar ağacı kesilmekten kurtulmuş olur.

    Köşkün adı ise o günden sonra “Yürüyen Köşk” olarak anılmaya başlanır. Atatürk 1930-1937 yılları arasında aralıklarla konaklamıştır. 2015 yılında yapılan çalışmayla çınarın Doğu Çınarı (Platanus orientalis) türünde ve 390 yaşında olduğu saptanmıştır.

    Atatürk ve Çocuk Müzesi

    Tigem Atatürk Köşkü, Mustafa Kemal Atatürk’ün Yalova’da Yürüyen Köşk ve Termal Atatürk Köşkü’nü yaptırmadan önce kullandığı bir yapıdır. Korunması Gerekli Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir. 

    Köşk “Atatürk ve Çocuk Müzesi” olarak teşhir, tanzimi yapılarak 30 Ağustos 2014 tarihinde ziyarete açılan Müze klasik Atatürk müzelerinin dışında modern müzecilik anlayışına uygun olarak ilköğretim çocuklarına hitap eden ve çocukların ilgisini canlı tutan tasarımlardan oluşmaktadır.

    Atatürk ve Çocuk Müzesinin giriş katında,  Atatürk’ün Yalova’ya gelişi ve Yalova’da tanışarak himayesine alıp okuttuğu Sığırtmaç Mustafa ile hikayesi ve görselleri, Yalova’da kalmış olduğu köşkler, manevi evlatları, eğitim anlayışı sesli röportajlar ve görüntülere yer verilirken üst katta Atatürk kronolojisi ile fotoğrafları eşleştirme ve ilköğretim çocuklarının anlayabileceği devrimler renkli kutular içerisine yerleştirilerek anlatım esnasında çocukların algılarını açık tutmak üzere tasarlanmıştır. Aynı salonda Atatürk’ün yurt gezilerinden fotoğraflarına yer verilirken, 23 Nisan salonunda ise 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın ilan edilmesinde Çocuk Esirgeme Kurumu’nun öneminden bahsedilerek Atatürk’le fotoğraf çektirme köşesi oluşturulmuştur. Ayrıca bu salonda Yalova’ya ait eski 23 Nisan fotoğrafları dijital ekranda sürekli gösterilmektedir.

    Karaca Arboretumu

    13,5 hektarlık arazi üzerinde kurulan arboretumda yaklaşık 7 bin farklı bitki türünü görebilmek mümkündür. Türkiye’nin ilk özel arboretumu olan Karaca Arboretumu (Ağaç Müzesi), Hayrettin Karaca tarafından kurulmuştur.

    Bünyesinde Acer, Prunus, Malas, Magnolia, Quercus, Betula, Pinus, Ağabeyes, Picea cinslerine ait önemli birçok tür ve kültür formunu barındırmaktadır.

    Karaca Arboretum’u Haziran 2004 de Uluslararası Dendroloji (Ağaç Bilimi) Cemiyeti tarafından şimdiye kadar 14 arboretum yada koleksiyon bahçesine verilen bir ödüle layık görülmüştür.

    Geofit Bahçesi

    Türkiye’de tek, dünya üzerindeki ılıman iklim kuşağındaki en büyük Geofit Bahçesi’dir. Biyoçeşitlilik yönünden dünyanın en önemli gen merkezlerinden biridir. Türkiye florasında  181’i nadir endemik, 461’i endemik olmak üzere, 1081 geofit taksonu (900 türü) doğal olarak yetişmektedir. Türkiye florasının tamamı taranmış ve 6500 popülasyondan 1081 geofit taksonu “Türkiye Geofitleri Koleksiyon Bahçesi”ne toplanmıştır.

    Kara Kilise

    Bizans dönemine tanıklık etmeye hazırsanız M.S. 6. Yüzyılda hamam, M.S.8-9 yüzyılda’da kilise olarak kullanılan yapıyı mutlaka görmek isteyeceksiniz.

    Kilise erken Bizans döneminde inşaa edilmiş, sonradan çift narthex ve apsis eklenmiştir. Mekanın planı haç şeklindedir ve geniş bir kapısı bulunmaktadır. Orta bölümde, sekiz penceresi bulunan kasnaklı bir kubbe yer almaktadır. Kilise, serbest haç planının farklı bir örneğidir.

    Kara Kilise’nin yer aldığı Çiftlikköy sahilinde antik bir liman ve su kemeri kalıntıları da bulunmaktadır.

    Hersekzâde Ahmed Paşa Cami

    1. Bayezid ve 1. Selim devri vezîriâzamlarından Hersekzâde Ahmed Paşa tarafından yaptırılmıştır. İzmit Körfezi kıyısında, Karamürsel ve Yalova arasında bulunmaktadır.

    Kurşunlu Hamamı

    Kurşunlu Hamamı, 16 asır önce Bizanslılar döneminde İmparator Justinianus tarafından yaptırılmıştır. Zaman içinde afetler ve savaşlar gibi nedenlerden ötürü zarar görmüş, fakat 1900 yılında Osmanlı padişahlarından II. Abdulhamit'in emirleriyle tamir ettirilmiştir. Hamamın tepe kısmı kurşunlarla kaplı olduğu için “kurşunlu” olarak anılmaktadır.

    Süslemeler doğu ve güney cephelerinde yoğunlaşmıştır. Kubbe kasnağındaki kabartmalar dikkat çekicidir. Herakles ve üç azize tasvirleri görülür. “Herakles” sakallı ve çıplaktır. Azizeler ise uzun elbiseler giymiş ve birbirlerinin ellerinden tutmuşlardır.

    Termal Atatürk Köşkü

    Atatürk Köşkü, 1929 yılında Mimar Prof. S. Hakkı Eldem tarafından Yalova’nın Termal ilçesinde yaptırılmıştır.  İnşası tamamlandıktan sonra köşkün ilk konuğu İran Şahı Rıza Pehlevi olmuştur.

    Mustafa Kemal Atatürk; Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları’nın kurulması, Kur’an-ı Kerim’in Türkçeleştirilmesi, çok partili sisteme geçiş gibi önemli kararları burada almıştır.

    İnşa edildiği döneme özgü eşyalarıyla birlikte korunan köşk, günümüzde müze olarak halka açıktır. Cumhuriyet Dönemi mimarlığımızın erken örneklerinden biri olan köşk, Atatürk’ün yurttaşları ile de sıkça sohbet ettiği bir yer olarak ünlenmiştir.

    Rüstempaşa Cami

    Kanunî Sultan Süleyman’ın vezîr-i âzamı Rüstem Paşa (1500 – 1561) tarafından, cami-han-hamam olarak külliye biçiminde yaptırıldığı ileri sürülmektedir. Yapım tarihi kesin olarak belli değildir. Külliyeden sadece cami ve hamam günümüze kadar gelebilmiştir.

    Han, Osmanlı döneminde okul olarak kullanılmış, Birinci Dünya Savaşı sırasında yıkılmış ancak Cumhuriyet Dönemi’nde tekrar okul olarak yapılmıştır. Hamam, kısmen yapılan değişikliklerle kullanılırken; cami, cemaate yeterli olmayınca hemen yanına Merkez Cami yapılmıştır. 

    Armutlu Kaplıcaları

    Türkiye’nin en önemli kaplıcalarından biri olan Armutlu Kaplıcaları, çevresi ağaçlarla ve makilerle kaplı bir vadide, dere yatağı boyuna sıralanmış farklı kaynaklardan oluşur.

    Bizans döneminden beri varlığı bilinmekte ve sularından yararlanılmakta olmasına rağmen Termal Kaplıcaları’ndan sonra keşfedilmiştir. Termal Kaplıcaları’na göre denize daha yakın olması ziyaretçilere deniz ve kaplıca keyfini bir arada yaşatmaktadır. İçinde bulunduğu sık orman ve manzaranın güzelliği dinlendirici etkisini artırmaktadır.

    Su sıcaklığı 57 santigrat de­rece ile 73 santigrat derece arasında değişir. Kaplıca suları kimyasal sınıflandırma bakımından sülfatlı, bikarbonatlı, klorürlü, kalsiyumlu, sodyumlu ve karbondioksitli bir bileşime sahiptir.

    İbrahim Müteferrika Kâğıt Müzesi

    Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk kağıthanesi Yalova’ya bağlı Elmalık Köyü’nde kurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk matbaacısı olan İbrahim Müteferrika tarafından çalıştırılmış matbaa, o dönem tamamen ithal olan kağıdın yerli üretimini gerçekleştirmiş olması açısından önemlidir.

    İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi

    Türkiye’nin ilk kağıt müzesi olma özelliğini taşımaktadır. Müze; kağıdın tarihi, üretimi, korunması, kağıt sanatları, Türkler ve kağıt, kağıt sanayii, kitabın ve kütüphaneciliğin tarihi gibi konularda ziyaretçilere bilgi vermektedir. Ziyaretçiler ayrıca müzede kendi kağıtlarını üretme atölyelerine de katılabilmektedir.

    Termal Kaplıcaları

    Termal Kaplıcaları, Yalova’nın Termal ilçe merkezinde olup Türkiye’nin en düzenli ve gelişmiş kaplıca alanı olma özelliğine sahiptir.

    Ortancaları ile ünlü Termal’de çok nadide ağaçlar da bulunmaktadır. Yaprağını döken 39 çeşit ağaç, yaprağını dökmeyen 26 çeşit ağaç, yaprağını döken ve sürekli yeşil 25 çeşit çalı ve 18 çeşit sarıcı ve örtücü bitki vardır. Güney Park’da çam, manolya ve değişik türde ağaçlar bulunmaktadır.

    Tarihte farklı kültürlerin etkisi altında kalan Termal, en çok ilgiyi Romalılar döneminde görmüş ve önem kazanmıştır. Araştırmalara göre M.Ö. 2000 yıllarında büyük bir deprem sonucunda ortaya çıktığı bilinen Termal Kaplıcaları, 6. yüzyıldan itibaren Pythia Therma (Pythia ‘daki kudret ve kuvvet hamamları) olarak isimlendirilmiştir. Nedeni ise, toprak yarıklarında çıkan buhar ve sıcak sudan dolayı burasının bir yeraltı tanrısına ait olduğunun düşünülmesidir. Constantinus tarafından yaptırılan, Justinianos tarafından da restore edilen kaplıca hamamları en popülerleri arasındadır.

    Sultan Abdülhamit zamanında tekrar önem kazanan kaplıcalar son halini Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk döneminde almıştır. Atatürk; Termal’e büyük önem vermiş, sık sık dinlenmek üzere Termal’e gelmiş ve burada uzun zaman geçirmiştir. Görüleceği gibi Termal, tarihinin her döneminde bir sağlık ve dinlenme merkezi olmuştur.

    Kaplıca suları 1892’de Cemiyet-i Tıbbiye tarafından incelenmiş, suların Aix Les-Bains sularına eşit özelliklerde olduğunun anlaşılması üzerine buraya otel ve hamam yapılmıştır.

    1932 yılında Atatürk’ün verdiği kazı emriyle ile başlatılan çalışmalarda da çeşitli adak stelleri, mezar taşları, bir kilise ve dehliz, Bizans İmparatoru II. Iustinianos (M.S.565-578) monogramı taşıyan sütunlar bulunmuştur.

    Termal Kaplıca Suları, 1911 yılında Roma’da yapılan dünya termal suları değerlendirmesinde dünya birinciliği ödülünü kazanmıştır.

    Rivayetlere göre; kilise ve dehliz o dönemde günah çıkarma yeri olarak kullanılmış, hastalar gelecekten haber almak üzere burada uykuya yatmışlardır. Dehlizde en ufak bir fısıltının diğer taraftan duyulması, bu rivayetlere ışık tutmaktadır.